Sağlıkta Dönüşüm bir piyasalaştırma operasyonudur. Sosyalizmin ve ilişkili olarak sosyal devletin çöktüğü bir politik ortamda, kapitalist sistemin, sermaye sınıfının, arsız biçimde halk sağlığına saldırısıdır.
Eski paradigma, onun bütün dokümanları sağlığı bir hak olarak tanımlıyor ve hakkın garanti edilmesi görevini de devlete veriyordu. Şimdi hastalık kişisel bir sorun olarak değerlendiriliyor. Çözülmesi sorumluluğu da hasta bireye yıkılıyor.
Devlet elinden geldiğince alanı boşaltıyor. Yalnızca emekgücünün yeniden üretimi için zorunlu olarak görülen, görülmek zorunda kalınan sağlık hizmeti başlıkları (aşılama gibi, bulaşıcı hastalıklarla mücadele gibi) devletin sorumluluk alanında değerlendiriliyor. Sağlıklı emekgücüne gereksinimin azalması ölçüsünde kapitalistler devletin bu alanlara bile harcama yapmasını istemiyorlar.
Bu anlayış vahşi kapitalizmin bir göstergesidir. Sağlıkta Dönüşüm bu paradigmanın Türkiye’deki biçimidir.
Operasyon global olduğu için global aktörlerce planlanıyor, dayatılıyor, uygulanması sağlanıyor ve denetleniyor. Bu aktörlerin başında Dünya Bankası geliyor. Ancak Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle bağlantılı olarak, sağlıkla ilgili teknik kurumlar (DSÖ, UNICEF, UNDP gibi) da süreçte kendilerine biçilen görevlerini yerine getiriyorlar. Sınıfsal bir saldırı bu kurumlarca tarafından teknik bir iş olarak algılanıyor ve öyle sunuluyor.
Sağlıkta Dönüşüm’ün her şeyinden 1990 yılından beri iktidarda bulunmuş, iktidarı paylamış bütün düzen partileri sorumludur. Liste ANAP’tan başlar, SHP ve MHP’yi içerir ve AKP’ye kadar uzanır.