“Yukarı yürüdü. Kaldırımlarda baharın ha bitti ha bitecek, yazın ise eli kulağında kokusunu bir müjde gibi sunan ağaçlara baktı. Derin derin çekti içine bu taze havayı. Çocuklar okullarından çıkmış, kahkahalarla şakalaşarak yürüyordu. Ballıbaba’nın köşesindeki çiçekçinin önünde kediler oynaşıyordu. Berber Ali’nin iki koltuğu yine doluydu. Yaşı ilerlemiş olanlar balkonlarda ya da bina önlerindeki küçük bahçelerde ılık akşam güneşi ile kemiklerini ısıtıyor, işlerinden dönenlerin yolunu gözlüyorlardı. Semt kreşinden çıkan çocuklar anne babalarının ellerinden tutmuş, “uçtu-uçtu”ya başlamışlardı bile.”
(Arka Kapak Yazısı)