Uzun süre gazetecilik yaptıktan sonra geçtiğimiz günlerde ilk öykü kitabını çıkaran Volkan Algan, Asfalya’da, İzmir’in bir asırlık panoramasını sunuyor. Yazılama Yayınevi’nden çı- kan kitap altı ayrı öyküden oluşsa da, kitabın kurgusu nede- niyle, bu öyküler yan yana geldiklerinde bir romanı andırıyor.
“Bir kedinin miyavlamasından fışkıran bu öyküler Selin’e ithaf edilmiştir” demişsiniz. Bu dikkat çekici ithafın anlamın- dan başlasak?
“Selin eşimin adı. Rumlar Selini olarak kullanıyor. İlk hi- kayedeki kırılma noktası bir kedinin miyavlamasıyla kendini gösteriyor. Kitaptaki diğer öyküler de aslında ilk öyküden doğdu, yani bir kedinin miyavlamasından fışkırdı. Eşimin ailesi Balkan göçmeni, beş kuşaktır Karşıyakalı. Kitaptaki öyküle- rin bir kısmı onların hikayelerinden ilhamla yazıldı. Hal böyle olunca, ithaf, pek çok açıdan kitaba yakıştı.”
İlginç bir kurgusu var, sanki öyküler birbirlerinin içine geçmiş. Biraz romana yakınsıyor. Bu tercihin nedeni nedir?
“Çok ayrı görünen hikayeler, yaşamlar bile aslında bir- birlerine dokunuyor, etkiliyor. Kitaptaki öyküler hem ayrı ayrı okunabilecek öyküler, hem de bir bütünlük oluşturuyor. Örneğin Nikos’u, kitabın başında annesinin elinden tutmuş küçük bir çocuk olarak görüyoruz sadece, fakat birkaç öykü sonra karşımıza Yunan İç Savaşı’nda savaşçı olarak çıkıyor. Meliha Hanım mesela… Bir öyküde ömrünün son günleri- ni yoksulluk içinde yaşayan bir kadın olarak görüyoruz, bir başka öyküde ise gençliğine gidiyoruz ve Fuar gazinolarının ışıklı neonlarında parlarken izliyoruz. İzmir’in işgal yılların- dan başlayıp günümüze kadar getiren 6 öykü ve bu öyküler hep birbirlerine bir şeyler aktararak sürüyor. Bir asırlık İzmir manzarası izliyoruz. Okuyanların biraz romana da benzetme- sinin nedeni bu bütünsellik sanıyorum. Bu tam olarak yap- mak istediğim şeydi açıkçası. Bizleri geçmişe götüren ilginç anekdotlar var. Örneğin, “Karşısı, eskiden bir vapur mesa- fesiydi, kim derdi ki bir gün araya koca deniz girecek” deni- yor mübadeleye atıfla. Çünkü yine bir öyküde hemşehrimiz Nikos’un peşinden Atina’ya gidiyoruz. Hem Alsancak – Kar- şıyaka hem de İzmir -Atina arasında “iki yakanın” öykülerini de anlatıyor. Evet, aslında bu bir Alsancak-Karşıyaka kitabı. Kitabın yazılış öyküsü de bununla uyumlu, çünkü Alsancak’ta yazmaya başladığım Asfalya’yı, Karşıyaka’da bitirdim. Yüzyı- lın başında kentin iki merkezi, bugün Alsancak diye bildiğimiz geniş mahalle ve Karşıyaka. Bir tarafta Rumlar ve levanten- ler, diğer tarafta da ağırlıklı olarak Türkler yaşıyor. Kitabın ana karakterlerinden Ali Kemal Bey, Selin Hanım, Hikmet Bey hep Karşıyakalı. Ali Kemal ismi, eşimin büyük dedesinden geliyor, Meliha Hanım (Şardağı) da büyükannesinden. Meliha Hanım’ı 2021’de kaybettiğimizde yaşayan en eski Karşıyakalı idi. Öy- küler kurgu tabii, onların biyografik hikayeleri değil. Ama en azından isimlerini anarak bu eski Karşıyakalılar’a bir selam göndermek istedim.”
Kaynak: Gazete Karşıyaka